hz isa nüzülü |
Nüzulü İsa'yı inkar edenler...
8 -9 sene önce bir ilahiyat profesörü, muhabir arkadaşımıza “Ahir zamanda Hz. İsa’nın inmesi diye bir şey yok” demiş, bu söz gündeme taşınınca, hocamız geri adım atmış, sözünü yemiş ve “Ben böyle bir şey söylemedim” diye ısrar etmişti.
Niye? Çünkü, o zaman böyle inanç meselelerini inkara ortam henüz müsait değildi. Müslümanlardan sert tepki alınıyordu. Hocanın, kendi sözünü inkarının sebebi buydu.
Aradan seneler geçti; başka ilahiyat profesörleri de ekranlarda “Hz. İsa’nın ahır zamanda geleceğini” açıkça inkar etmeye başladılar. Müslümanlar artık tepki de göstermiyorlardı. Öyleyse 8-9 sene önce Hz. İsa’nın geleceğini inkar edip sonra inkarını inkar eden hocamız için çekinilecek bir durum kalmamıştı. Tehlike geçmişti. İnkarına dönebilirdi. Döndü ve 2005’de o da açıkça “Hz. İsa’nın gelmesi diye bir şey yok!” demeye başladı.
İstisnalar hariç, zamanımızdaki bazı mert(!) ilahiyat profesörü tipi işte budur…
Bu tip proflar, inkarlarını hep müsait ortamlarda yapıyorlar. Prof. Mehmet Aydın da “Hz. İsa’nın ineceğini” Eylül 2005’de, Yeşilköy’deki Katolik Kilisesi’nde inkar etmişti.
Bazıları da bu inkarları için geçen hafta Ceviz kabuğu’nda Hulki Bey’in samimiyetini istismar ettiler. İstismar diyorum, çünkü Hulki Bey’in inkarcı bir kişi olmadığını biliyorum. İlahiyat profesörleri “Yok öyle bir şey” diyorlar, o da öyle duyuyor öyle inanıyor.
Bazıları da bu inkarları için geçen hafta Ceviz kabuğu’nda Hulki Bey’in samimiyetini istismar ettiler. İstismar diyorum, çünkü Hulki Bey’in inkarcı bir kişi olmadığını biliyorum. İlahiyat profesörleri “Yok öyle bir şey” diyorlar, o da öyle duyuyor öyle inanıyor.
Ceviz kabuğu’nda Prof. İbrahim Sarmış, “Hz. İsa’nın inişiyle ilgili 180 civarında hadis var. Hz. Peygamber’in işi gücü yok, sanki Hz. İsa’nın geleceğini söylemiş durmuş” diyor.
Bu zata, “Siz yoksa Peygamberimiz’i dilsiz mi zannediyorsunuz” demek lazım. Peygamberimiz, ümmetine dünya ve ahiretle ilgili bilgileri bütün ayrıntılarıyla vermesin mi?
Bu profesörümüz bilmiyor mu ki, hadislerin uzunu var kısası var. 180 hadis nedir ki! Peygamberimiz’in, sadece Veda Hutbesi bile tek başına bahse konu olan 180 hadis kadar tutar. İnsanın böyle konuşması için, hadis ilminde sıfır olması lazım. Bu zat, -okumadıysa bile- 300 bin hadisi ezbere bilen nice hadis hafızlarının bulunduğunu da mı duymadı acaba?
Hem Hz. İsa’nın inişini inkar edip hem de ekranda kendilerinin hadis düşmanı olmadıklarını söyleyenlere, Peygamberimiz’in “Ümmetim sapıklık üzerinde birleşmez” hadisini hatırlatırım. Sapıklık üzerine birleşmeyecek olan bu ümmet, ahır zamanda Hz. İsa’nın ineceğine inanagelmiştir. Buna ne buyurulur? Bu ümmet 14 asırdır sapık inançta mı?
Hadis düşmanı olmadıklarını söyleyenler samimi iseler, inkar ettikleri meselenin bir inanç maddesi olduğunu ve inanç (itikad) kitaplarımızda yer aldığını niçin söylemiyorlar? Ben söyleyeyim: Bile bile, “Bu bir inanç meselesi değildir” diye gerçekleri gizliyorlar.
Açıkça,“Kitaplarda böyle yazıyor ama, ben inanmıyorum”deseler ya! Demezleeer!
Yeşilköy’deki Katolik kilisesinde, “Bu mesele sadece Hıristiyanlıkta bir inanç meselesidir, İslamda değil” diyen Prof, Mehmet Aydın’a, “Söylediğiniz yanlıştır. Aksine, bu mesele itikad kitaplarımızda yer almaktadır” dediğimde gücü sadece susmaya yetmişti.
Bu zatlar maşallah bülbül gibidirler. Ama yerine göre. Meydanı boş buldukları zaman şakıyan bülbül olurlar, karşı çıkan olunca da dut yiyen bülbül…
Hz. İsa’nın geleceğini inkar edenler, kitaplarımızın, Hz. İsa’nın ahır zamanda bir peygamber olarak değil, Peygamberimiz’in bir ümmeti olarak gelecek; onun şeriatına göre ibadet edecek, dediğini bile bile. “Hz. İsa niçin gelsin? Hz. Muhammed son peygamber değil mi?” diyebiliyorlar. Bu, Müslümanları bile bile kandırmak değilse nedir?..
Bu hususta başı çeken Yaşar Nuri, önce sık sık okuduğu bir hadisin manasını doğru düzgün öğrense ya! Peygamberimiz’in “Namazı benim kıldığım gibi kılın” dediğini söylüyor. Hayır! “Beni nasıl namaz kılıyor görüyorsanız öyle kılın” buyuruyor. Aradaki fark büyük. Kim onun gibi namaz kılabilir? Onun gibi kılmamız emredilseydi hangimizin namazı kabul olunurdu? Bu farkı bile bilmeden, çıkıp bir de ahkam kesmezler mi. Sevsinler…
Ali Eren
Gazeteci-Yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.